Kemoterapi'nin bendeki izleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kemoterapi'nin bendeki izleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Aralık 2014

Kemoterapi'nin bendeki izleri





Uzun bir soluk alıp sonra başlamalıyım yazmaya.. çünkü bir çırpıda yazmak kolay değil; bu meredin bıraktığı izleri..

Adı kötü bir kere hastalığın.. KANSER..Konuşmalarından hep korktuğum Prof. Dr Erkan Topuz'u tv izlerken zapingleyerek engellediğim o anlar, karabasan gibi çöküyor..

 Önce şükrediyorsunuz kötünün içinde iyiliği, kanser hastalığın daha kötülerini görünce duyunca araştırınca sohbet ederken, beterin beteri ne demekmiş onu sineye çekmek zorunda kalıyorsunuz.
Birden güncellik siliniyor hayatınızdan, materyal dünyanızı ekarte ediyorsunuz.. o ne demiş, ne giysem, keşke şunum bunum olsa değeri kalkıyor.
Hayatla çekişmenin anlamını yitirirken, ölümle sağlıkla yaşam mücadelesinin tam ortasında buluyorsunuz kendinizi..
Aileniz çocukluğunuz yaşadıklarınız mutlu günleriniz belleğinize tekrar tekrar hayatınızın en önemli anlarını anımsıyorsunuz. 
   Tümörün kemiklere ya da cildinize sıçramamış haberini almak, bayramda istediğiniz şekeri yerken aldığınız hazzın keyfi aynı oluveriyor.

Çekenlerin işgali hep belli soluk beniz, kaşlar yok derecesinde az, endişeli dalgın bakan gözler, eğer başı kapalı değilse ; ya şapka ya da kısa saçlar hatta peruk takanlar..
İster tanıyın ister tanımayın mutlaka bir geçmiş olsun sözcüğü Allah acil şifalar versin dökülüveriyor göz göze gelince..
Olumlu yönleri de var herkes hal ve hatrınızı soruyor, aileniz sizin için seferberlik ilan ediyorlar :)
senelerdir konuşmadığınız kişiler bile arayıp sesinizi duymak istiyor..tanımadığınız kişilerden dualar alıyorsunuz..ya da es geçenlerde ..inanmıyorum deyip yazmayanlar.. sadece profil resminizin artık kel olduğunu yayanlar da..

 En kötüsü de size moralden bahsediyorlar.Bu hastalığın 'k' sini bile bilmeden, bir de diğer dereceleri söyleyerek siz moral bulmuyorsunuz aksine daha da körüklenmiş oluyor acınız. Başkasının mutsuzluğu beni mutlu etmiyor..
Örneğin bir Dr.dan  rahim kanseri olsaydınız işiniz daha da zordu tümcesi beni olduğumdan daha mutlu etmemişti ama yine de hayata devam diyorsunuz..Benim acım bana yeter diyemiyorsunuz.

Vücuduma kaç iğne battı sayısını bilmiyorum,Her iğne de derin nefes alışı inşallah  damarı ıskalamaz ile eş değer geçiyor.. bazen damar bulmaları için; içten dua ediyorsunuz ki benim gibi damarlarınız çok inceyse Allah kerim :).İğnenin morlukları çabuk geçiyor ama içinizde neler kopuyor hiç kimse bilmiyor.Hele birde şişerse olmadan tekrar baştan alınıyor, çaresizce beklemek kalıyor..
İğneleri, kemoterapiyi, serumu sağ kolumdan yediğim için damarlarım iyice sertleşti, kolumu tam bükemiyorum. Elini sanat için kullanan birisi olarak çok üzücü.Ya da parmak uçlarımı bazen hissedemiyorum.Tırnaklarımın yapısının değişmesi ve sızlaması da cabası..Kendinize bunlarda geçecek düzelir ümidiyle telkin etmek kalıyor ..

Gururunuz işinizi kendi yapma derdine düşse de, vücudunuz isyan bayrağını oldukça çok çekiyor bağımsız olarak. En kolay iş, bir duruş bir davranış devasal bir mücadeleye dönüşüyor.Bir odayı süpürmek nefes nefese bırakıyor. Kalbiniz boğazınızda atıyor.Çok çabuk yoruluyorsunuz. Bana göre kendi bedeninizde hapis olmaktır kemoterapi, yardım almadan kalkabilmek , yemek yemek bir lüks..bir lütuf. Bir ayrıcalık ki sormayın, ılık içiyorsunuz her şeyi.
İlk günlerde lapa pirinç, makarna, çorba ancak bir kaç gün sonra biraz yemek yiyebiliyorsunuz , çünkü her şey kokuyor su içmek bile bıkkınlık veriyor..en çok yoğurt tükettim ben.Ah bir de kokular yok mu?! her kokuyu alıyorsunuz ama her kokuyu..

Metabolizmanızın tavan yaptığını da unutmayın her 2 saate bir şey yemeğe çalışın.Bulantıdan istifra etmekten bahsetmeyeceğim iğrenç olmamak için ama o da yaşanıyor.
 Hiç yok yere acilde bulabiliyorsunuz kendinizi ateşiniz çıkabiliyor..
ufak bir kesiğiniz olsun normalde bir kaç saatte düzelirken bizde en az 3 gün alıyor..

Bu liste uzayıp gider aslında..

Bu aralar ışın tedavisine gidip geliyorum.Annem ve Babamın sürpriz bir şekilde memleketten gelişine çok sevindim ama ayrılığı kötü oluyor.

Işın için her gün hastaneye mi gidilir demez olaydım.Sen misin bunu diyen 39 derece ateşim çıktı,. lökosit sayısı çok çıktı, hastanede dönüp durdum ordan oraya yönlendirmeler oldu akciğerde enfeksiyon olabilir dendi,bilinmezliğin korkusunu anlatamam ..tedavi yarıda kaldı,, bu sefer sabah aksam gider oldum hastaneye iğne vurulmak için.. 

Antibiyotik normalde almam gereken haplar iğneler hastalık derken mide kaldıramadı tabi.. istifra ederken Annem'in alnımdan tutup ağlamasını unutamıyorum; bana en çok dokunan, koyan o oldu sanırım.

Evet ışına devam ediyorum, ağızda yanık tuhaf tat ve bolca mide bulantısıyla eşlik etmesiyle ,askeri deki gibi gün sayıyorum..şafak kaç.. bu da geçecek umuduyla..

Bunu neden yazıyor demeyin , biraz yük bırakmak istiyorum herhalde dolan içimde.Sağlıcakla kalın.

Sevgilerimle